Almanya'da yaşayan Yahudi çocukların masum dünyası 1933'te Nazilerin başa geçmesiyle değişti. Yahudiler, Holokost'la sonuçlanan Nazi ideoloji ve politikasının özel hedefleriydi. Başından beri, Yahudiler ve çocukları Nazilerin elinde acı çektiler.

1930'larda Yahudilerin ve bazı diğer grupların vatandaşlık ve ekonomik haklarını ortadan kaldırmayı hedefleyen bir dizi Nazi kanunu yürürlüğe girdi. Bu kanunların çocukların hayatı üzerinde çok ciddi bir etkisi oldu. Yahudi öğrencileri etkileyen ilk kanunlardan biri 25 Nisan 1933 tarihli "Alman Okulları ve Üniversitelerinin Aşırı Kalabalık Olmasına Engelleyici Kanun"du. Bu kanun okullardaki Yahudi çocuk sayısının, toplam öğrenci sayısının % 1,5'unu aşmasını kısıtlıyordu. Başlarda, Yahudi harp malullerinin çocukları ile ebeveynlerinden biri Yahudi olmayan çocuklar bu kanunun dışında tutuldular. Yahudi çocukların halka açık olan birçok yere girmeleri engellendi; parka veya yüzmeye gitmek gibi günlük etkinlikler yasaklandı.

1935'ten sonra yakın arkadaşları birdenbire okullarındaki Yahudilerden uzaklaşmaya, bazen de düşmanca davranmaya başladılar. Alman çocukların Nazi gazetesi Der Stürmer'e yolladığı mektuplar Yahudi sınıf arkadaşlarına karşı besledikleri utanç verici aptallık ve fanatizm karışımını ortaya koyuyordu. Yahudi çocuklar, Alman okullarında "biyoloji" sınıfında "aşağı" ırk olarak tanımlanarak utandırılıyorlardı.

15 Kasım 1938'de Alman Yahudi çocukların Alman okullarına devamı bütünüyle yasaklandı. Yahudi okulları, gittikçe kötüleşen şartlar ve yükselen Nazi baskısı karşısında, Alman Yahudilerinin doğuya ilk sürülme dalgasından sonra 7 Temmuz 1942'de nihayet kapandı.

Nakit kıtlığı ve sıkı vize ve gümrük kontrolleri birçok Yahudi ailenin Almanya'yı terk etmesine engel oldu. Buna rağmen bazı aileler komşu Avrupa ülkelerine göç etmeyi başardılar. Bu mültecilerin çoğu daha sonraki yıllarda kendilerini tekrar Nazi yönetimi altında buldular.

1938-1940 yılları arasında Kindertransport (Çocuk Nakli), binlerce mülteci Yahudi çocuğunu Nazi Almanya'sından ve işgal altındaki bölgelerden (ebeveynleri olmadan) İngiltere'de güvenli bir ortama kaçıran kurtarma çabasının gayri resmi adıydı. Yahudi olmayan bazı aileler Yahudi çocukları ve bazen de, Anne Frank'ta olduğu gibi, ailenin diğer fertlerini de sakladılar. Fransa'da Le Chambon-sur-Lignon'un hemen hemen bütün Protestan halkı ve birçok Katolik papaz, rahibe ve laik Katolik, Yahudi çocukları 1942 ile 1944 yılları arasında köylerinde sakladı. İtalya ve Belçika'da da birçok çocuk savaşı saklanarak geçirdi.

Nazilerin yok etmek için hedef aldığı ilk çocuk grubu 'yararsız yiyiciler' olarak adlandırılan engelli çocuklar grubuydu. En yeni tıbbi yardım ve hatta tedavi aldatmacasıyla ailelerinden koparılmışlardı. Aslında, çok gizli bir "ötanazi" programının birer parçası oldular.

1939'dan sonra işgal altındaki Avrupa'daki Yahudi çocukların kaderini betimleyecek dört farklı model vardır:

Toplama kamplarına ve öldürme merkezlerine vardıkları anda öldürülenler;

Doğumdan hemen sonra öldürülenler (örneğin Ravensbrück toplama kampında 1943 –1945 yılları arasında çoğunlukla Yahudi ve Çingene annelerden doğan 870 bebek);

Gettolarda ve toplama kamplarında doğup hayatta kalmayı başaranlar (örneğin Krakov Gettosu'nda doğup 3 yaşında özel olarak hazırlanmış bir sırt çantası içinde saklı olarak 1944'te Plazsow toplama kampından Buchenwald’a taşınan, Alman komünist mahkûmlar tarafından saklanıp korunan Stefan Georg Zweig);

Genellikle 10 yaşın üzerinde olan, mahkum veya işçi olarak veya Nazi deneylerinde kobay olarak kullanılanlar.

1939 Polonya işgalinden sonra Yahudi erkekler, kadınlar ve çocuklar yakalanıp Almanların kurduğu gettolarda yaşamaya zorlandılar. Bu insanların birçoğu açlıktan ve hastalıktan öldü.

İki yıl sonra Sovyetler Birliği'nde, işgalci Alman ordularının hemen ardından, köyden köye gidip Yahudileri toplayıp öldüren Einsatzgruppen (işlem grupları) belirdi.

Aralık 1941'de Almanlar "Son Çözüm"e başladılar. Gettolar boşaltıldı ve Yahudiler ölüm kamplarına taşındılar. Birçok çocuk trenlerde veya kamplara varır varmaz gaz odalarında öldü. Auschwitz ve Maydanek kamplarında bir seçim yöntemi vardı: Kuvvetli olanlar işçi olarak ayrılıyor, bebekler, küçük çocuklar ve anneleri ise anında gaz odalarına yollanıyordu. Ergin çocukların, özellikle belirli bir yeteneği olanların hayatta kalma şansı çok daha yüksekti.

Uzun süre sağ kalma olasılığı çok düşüktü; işçi olarak seçilenlerden çoğu yorgunluğa veya hastalığa yenildi. Koşullar o kadar sertti ki, en zinde insanlar bile kamplarda birkaç aydan fazla dayanamadı. Bazı çocuklar korkunç tıbbi deneylerde kullanılmak amacıyla gaz odalarına özellikle gönderilmediler.

"Aryan kanını geri kazanabilmek için" SS ırk bilirkişileri, işgal altındaki Polonya ve Sovyetlerden yüzlerce çocuğun uygun Alman aileleri tarafından evlatlık edinilmek üzere kaçırılmasını emretti. Bu kararların temeli "ırk-bilimsel" olduğu halde genellikle sarı saç, mavi göz veya açık ten "Almanlaşma fırsatı"nı sağlayabiliyordu. Öte yandan, Almanya'ya zoraki işçi olarak yollanan ve genellikle Alman bir erkekle ilişkiye girmeye zorlanarak hamile kalan Polonyalı ve Sovyet kadınlar, eğer "ırk bilirkişileri" çocuktaki Alman kanının yetersiz olacağını saptamışsa, zoraki kürtaja veya bebeğin ölümünü garantileyecek koşullarda yaşamaya zorlanırlardı.

Avrupa'da 1,5 milyondan fazla çocuk Nazi rejimi altında katledildi. Bu sayının içinde 1,2 milyondan fazla Yahudi çocuğu, on binlerce Çingene çocuğu ve kurumlardan gelen binlerce engelli çocuk vardı. "Biyolojik olarak saf" bir "Aryan" toplum yaratmakla takıntılı Naziler Avrupa’da yeni bir Yahudi neslinin yetişmesini önlemek için Yahudi çocukları özellikle hedef aldılar.

Tehlike altındaki bazı çocuklar ahırlarda, tavan aralarında ve bodrumlarda saklanarak veya sahte kimlik taşıyarak Nazilerden yıllarca saklandılar. Çocukları güvenli yerlere taşımak için çalışan direniş hareketlerinden birkaç örnek var. Örneğin, Belçikalı papaz Joseph Andre, Yahudileri Koruma Derneği ile birlikte çalışarak, yüzlerce Yahudi çocuğun manastırlarda ve özel evlerde saklanmasını sağlayıp hayatlarını kurtardı.

Savaşın sonunda kamplardan sağ olarak kurtulan sadece birkaç bin Yahudi çocuk kalmıştı.